USD/TRY 8,32 seviyesinin üzerine çıkarak yeni zirve seviyesini gördü, 8,3201

Dolar/TL 8.32 seviyesinin üzerine çıkarak tarihi zirvesini yeniledi. Euro/TL ise 9.75'ten işlem görüyor. Piyasalar 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı öncesi yarım gün açık olacak. Haiti'nin yerel para birimini saymazsak bu hafta dolar karşısında en fazla değer kaybeden para birimi Türk Lirası oldu.


Dolar/TL, Merkez Bankası’nın (TCMB) beklentilerin aksine politika faizini sabit tutup sıkılaştırmayı faiz koridorunu genişleterek yapması ve jeopolitik endişelerle 8.3224’ya kadar yükselerek yeni tarihi zirvede seyrediyor.

Erdoğan dün Fransız mallarına yönelik boykot çağrısı da yaptı. TCMB’nin likidite adımları sonucunda gecelik faizler %14.5’e yaklaşmış durumda. Ancak kurda önemli bir psikolojik seviye olan 8’in aşılması ardından hem lokal hem de yabancı yatırımcıların henüz TL’de iyimser bir seyir öngörmemesi endişeleri daha da artırıyor.

Ekonomi yönetimi bir süredir benimsediği rekabetçi TL söylemi ile birlikte sıcak para olarak nitelendirilen ve Türkiye’nin cari açığını uzun yıllar finanse eden fonlama tipi bilinçli olarak azaltılırken, doğrudan yatırımların ise payının artması isteniyor.

BDDK aktif rasyosu hesabına bir yıldan uzun vadeli YP ve sendikasyon kredilerini ekledi. Tera Yatırım’dan Enver Erkan, “…kaynakları reel sektör kredisine çevirmesi zorlaşacak olan bankaların, diğer bankalara verdiği sendikasyonların da hesaba dahil edilmesi rasyoyu tutturmalarını kolaylaştıracaktır. Birçok banka hali hazırda %90 oranını sağlıyor, bu nedenle marjinal etkisi az olacaktır” dedi.

TCMB’nin ağırlıklı ortalama fonlama maliyeti dün itibarıyla %12.92 seviyesinde. Temmuz ortasından beri 500 baz puanın üzerinde sıkılaştırmaya gidildi. Ancak süreç TL’de belirgin bir iyimserlik yaratamadı. Bankacılar Türkiye’den aralıksız çıkış yapan yabancı yatırımcıların TCMB ve takiben diğer ekonomi kuruluşlarının aynı bir önceki PPK sonrası olduğu gibi atabileceği normalleşme adımlarıyla tarihi düşük seviyelerdeki pozisyonlarını yeniden gözden geçirebileceğini düşünüyorlardı.

Ancak PPK’nın beklentilerden oldukça uzak adımı sonrası bunun tam aksi oldu. Yabancı yatırımcılar TCMB’nin politikaları ve piyasa beklentilerini yönetebilme kabiliyeti sorguluyorlar. Bankacılar bir diğer taraftan ise TCMB kararının ekonomi yönetiminin rekabetçi TL söylemiyle uyumuna dikkat çekiyorlar. Ekonomi yönetiminin TL’nin rekabetçi olmasını istemesi TL’de belirgin değer kazancının tercih edilmediğini gösteriyor.

Ancak bu süreç yabancı yatırımcıların portföylerinde sert azalışları da beraberinde getiriyor. Aynı şekilde bu politikalar kamunun 2019’dan beri 120 milyar doların üzerinde döviz arzı nedeniyle gerileyen rezervlere yönelik soru işaretlerini de artırıyor.

Yorum Gönder

Yukarı Çık